Bitcoin Destekçisi Robert Kiyosaki, Tarihin En Büyük Çöküşüne Karşı Uyarıda Bulundu

Yazar, bir gönderisinde, “Bu, tarihin en büyük çöküşünün başlangıcı olabilir. Umarım yanılıyorumdur, ancak hayatınızla Rus Ruleti oynama zamanı değil.” dedi.

Kiyosaki, bu yıl zirvelerinden %2 düşen banka kredisi konusundaki son keskin düşüşe dikkat çekti. Banka kredisi, insanların ve kurumların bankalardan aldığı para miktarıdır.

Genel olarak, banka kredisi neredeyse her zaman yukarı doğru eğilim gösterir ve sadece ekonomik olarak kaotik zamanlarda dikkate değer daralmalar yaşar.

Barchart’a göre, banka kredisinin zirvelerinden bu kadar uzaklaşarak düştüğü diğer iki zaman, dot com balonunun zirvesinde 2001 yılında ve 2009 yılındaki küresel finansal krizden sonra gerçekleşti.

Kredi, o zamandan beri sürekli yükseldi ve Mart 2020’de Covid-19 pandemisinin başlangıcında önemli ölçüde arttı. Bu büyüme, Mart 2023’te bir dizi kripto destekli bankanın iflasıyla bankacılık krizi sırasında kesintiye uğradı ve sistemden yaklaşık 260 milyar dolarlık kredi çıkarıldı.

@multi_finance’a göre, son zamanlardaki kredi çoğunlukla, nakit ihtiyacı olan bankaların menkul kıymet satışları üzerinden geldi:
 

“Bankalar, Fed’in QT programıyla birlikte 12 Federal Rezerv Bankasında rezervlerinin yeniden paylaştırılmasını kapsayacak şekilde Menkul Kıymetlerini satmaya zorlandı.”

Kiyosaki’nin Kıyamet Senaryosu

Robert Kiyosaki’nin geçmişteki çarpıcı tahminlerine bakıldığında, ABD dolarının çöküşü ve Bitcoin’in (BTC) 2024’te 120,000 dolara yükselmesi gibi senaryoları, onun riskli piyasa durumlarına dair kıyamet senaryosu öngörülerinin bir parçası olarak görülebilir. Kiyosaki‘nin, enflasyon ve bankacılık sisteminin istikrarsızlığına karşı koruma olarak gümüş, altın ve Bitcoin gibi sınırlı varlıklara yatırım yapılmasını önermesi, onun finansal stratejilerindeki temel görüşleri yansıtıyor.

Kiyosaki’nin tavsiyeleri genellikle, zaman içinde değer kazanacak varlıklara yatırım yapılmasını, borç kullanarak zenginlik inşa edilmesini ve geleneksel tasarruf yaklaşımlarının yerine varlık odaklı bir yaklaşım benimsenmesini içeriyor.